
Facebook ve Twitter hayatımıza girdi gireli herkes bir tip oldu. Açılışlar, sergiler, paneller ve etkinlikler artık bu mecralar üzerinden yapılıyor. Geleneksel davetiye basımı ve gönderimi "out" oldu. Nerede o eski şaaşalı afili davetiyeler?!!! Sergi mi var hoop bir etkinlik oluştur ve listendeki takipçilerin ve "arkadaşlar"ını davet et. Katıl, belki, Geri çevir gibi butonlara tık diye basarak olayı bitir. Sergilerin duyuruları , afişleri , önden fotografları bir nevi teaser şeklinde sanatçıları ve koleksiyonerleri heyecanlandırıyor.
Fakat ardı ardına bir çok davet geldiği için herkes önce seçici olmak için davetli listesine bakabiliyor. Hımmm, kimler geliyor , ne yorumlarda bulunmuşlar şeklinde. Ayrıca açılış günü yaklaştıkça FB ve Twitter üzerinden yayınlar sıklaşıyor.
O sergiye 78 kisi katılacagim diye işaretlese de hepsi gelmiyorlar. Özellikle FB'ta giden gitmeyen ne kadar sosyal olduğunu göstermek için çabalıyor. Dolayısıyla bu rakamlar hiçbir zaman gerçek bir endikatör olmuyor.
Sergi sırasında sıcağı sıcağına çekilen fotograflardan hemen yine FB ve Twitter'a yükleniyor ve "bakın burası ne kadar dolu, tüm Istanbul'un kalbur üstü burada " deniyor.
PR guruları bile artık ellerinde blackberry ler ve son model I-phone veya I-pad'ler ile gezinip canlı yayın yapıyorlar. Son dönem favori fotograf formatı Instagram ile de her cekilen kare extra cool yapılıyor.
Acılış gecesi çekilen fotograflar hemen ertesi gün sayfaya yüklenip tanıdıkların çoğu etiketleniyor. Bir takım insanlarda kendi kendilerini etiketleyip "bakın ben burdaydım" diyebiliyorlar. Bazıları ise görünmez olmayı tercih edip etiketlerin kaldırıyorlar..
Uzun lafın kısası açılışlarda Facebook ve Twitter sayesinde yiğitliğe bok sürülmüyor. Nice kokusuz, suya sabuna dokunmayan sanal sergi açılışlarına!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder