
Beklenen sergiye gittik...Hem de saat 18:00 da..Tepebaşı Galerist "Haluk Akakçe" Herkes bir koşturmaca içinde daha sergiye hazır olmadıklarını söylediler.
Bizlerde ordan çıkıp Mısır apartmanına gittik ve 1 açılış , 3 ayrı sergi daha gezmiş olduk. Galeri Nev'de bir fotograf sergisi vardı. Meltem Işık adlı 77 doğumlu sanatçının büyük ebatlarda basılmış enteresan nü fotografları vardı. Nev eski bir galeridir. Mimarlar ve kasıntı cool takılan bir sürü "sanatsever" arasında fotograflara göz attıktan sonra CDA Projects, Galeri Zilbermann , Non ve PiArt works deki sergileri de gezdik. Onlardan daha sonra bahsedecegiz.
Gelelim Akakçe sergisine...Saat 19:00 gibi sergiye geri gittigimizde bizleri suratsız ve ruhsuz galeri calisanları karşıladı. Tabii Don Thompson'un "Sanat Mezatı" kitabında bahsettigi gibi "mainstream galeriler"in calisanları hep aşırı soğuk ve asık suratlı olmak zorundalar. Bu raconu tüm sergide gözlemedik. Hatta öyle ki galeri çalışanları haricinde aynı zamanda sergiyi gezenlerde o atmosfere bürünüyor ve kasılıyorlardı.
Burn'un sponsor olduğu sergide ikram yoktu bile. Sadece uyduruk şampanya bozuntusu ufak bardaklarda renkli sıvılar vardı.
Sergiye gelince bir tane odanın haricinde insani etkileyen bir sanat eseri yoktu. O odayı begendik. Kendimi "Willy Wonka Chocalate Factory" filminin bir karesinde hissettim. Sergi sonrası FB sayfalarında ise başka islerinde eklendigini gorduk sanatçı tarafından. Yani en son dakikaya kadar o kasıntı ortamda beklemek mi gerekiyordu "so-called" sanat görmek için?!
Bunların dışında herkes kasılarak hislerini belli etmeden sergide takılıyordu. Sanatçı tayfası bile artık kasılmanın "in" olduğunu öğrenmiş yan yan herkesi süzüyordu. Sosyete ve kalburüstü kalantorlar yavaş yavaş içeri girerken bizler kendimizi dışarı zor attık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder